Sungur, tedavileri henüz mümkün olmayan Alzheimer hastalarının profesyonel ellere teslim edilmeleri halinde yaşam kalitelerinin artırılabileceğini bildirdi.
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Hayriye Sungur, Alzheimer hastalığının geleceğin en büyük tehditlerinden biri olacağını vurguladı. Uluslararası Alzheimer Birliği’nin raporunda, dünyada halen 36 milyon olarak tahmin edilen Alzheimer hastası sayısının her 20 yılda bir iki katına çıkarak 2050 yılında 116 milyona ulaşacağının öngörüldüğünü anlatan Sungur, şunları söyledi:
‘’Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde risk çok daha fazla. Halen ülkemizde Alzheimer hastası sayısı 400 bin civarında. Önlem alınmazsa, 2050 yılında en fazla Alzheimer hastası olan 4 ülkeden biri de Türkiye olacak. Alzheimer hastalığından korunmak için aktif bir yaşam sürmek, kilo kontrolüne dolayısı ile sağlıklı beslenmeye dikkat etmek, sosyal olmak, beyni zinde tutacak çalışmalar yapmak, şeker ve kalp hastalığı gibi rahatsızlıkları kontrol altında tutmak, yaşam tarzına dikkat etmek gibi önlemlerin alınması gerekir. Toplumda insanların yaşlılıkta köşesine çekilmesi ve bakım ihtiyacının karşılanmasının yeterli olduğu inancı yaygın. Oysa ki özellikle bu dönemde sosyal olmak, resim, sanat, müzik, dans gibi aktivitelerle ilgilenmek, hem beyni hem vücudu ayakta tutmaktadır. Tüm bu aktiviteler Alzheimer hastalığını bertaraf eden unsurlardır’’ dedi.
Türkiye’nin geleneksel aile yapısından dolayı, Alzheimer hastalarının bakımını, profesyonel destek almadan aileden birinin üstlendiğini anlatan Sungur, bu kişilerin de yüzde 85 sıklıkla eş ve kız çocukları olduğunu kaydetti. Alzheimerin ileri devrelerinde hastaların sürekli bakıcı desteği almaları ve 24 saat gözlem altında tutulmaları gerektiğinin altını çizen Sungur, şöyle devam etti:
‘’Bu zorlu süreç Alzheimer hastasının bakımını üstlenen aile üyesinde ciddi bir zorlanmaya neden olmaktadır. Nihayetinde de Alzheimer hastalarının bakımlarını üstlenen aile fertlerinin yüzde 40’ında bakıcı tükenmişliği ve depresyon ortaya çıkıyor. İnsanlar şunu artık bilmeli: Destek almadan Alzheimer hastasına bakmak imkânsızdır.’’
‘’Profesyonel ellere teslim edilen Alzheimer hastasının yaşam kalitesini artırmak mümkün’’ ifadesini kullanan Sungur, doğru planlanmış binalarda, eğitilmiş personelle doğru hizmetler sunan yaşlı bakım merkezlerine bu konuda önemli görevler düştüğünü bildirdi.
Kısa süre önce ‘’Bir Gülüşün Yeter’’ sloganıyla kapılarını açan, 25 Eylül Perşembe günü de resmi açılışı yapılacak olan Ihlamur Konağı Yaşlı Bakım Merkezi’nde Alzheimer hastalarına yönelik özel bakım yöntemlerinin uygulandığını anlatan Sungur, ‘’Alzheimer hastasının bakımında iletişimin büyük önemi vardır ve tüm çalışanlarımız bu konuda özel eğitime sahiptir. Bakım hizmetimiz hasta ile doğru iletişim ve doğru ilişki temelinde tesis ediliyor. Örnek vermek gerekirse hastaya saygınlığına uygun şekilde hitap etmek, yumuşak ve sakin bir ses tonuyla konuşmak, göz teması kurmak, özgüveni destekleyecek diyaloglar, konuşmayı işaret ve beden dili ile desteklemek, hoş, sakin, destekleyici olmak gibi basit görünen ama büyük öneme sahip iletişimi kolaylaştıran bazı davranışları sayabiliriz’’ diye konuştu.
Sungur, Ihlamur Konağı’nda kalan diğer yaşlıları da Alzheimer hastalığından uzak tutmak içim toplu veya bireysel zihin çalıştırma faaliyetlerine yönlendirdiklerini sözlerine ekledi.
SAĞLIK
Yayınlanma: 20 Eylül 2014 - 08:21
Güncelleme: 29 Mayıs 2022 - 23:35
Hayriye Sungur: Alzheimer hastası, bakıcısını da hasta ediyor
Ihlamur Konağı Yaşlı Bakım Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Hayriye Sungur, Türkiye’de Alzheimer hastalarına çoğunlukla eş ve kız çocuklarının baktığını, bu kişilerde zamanla bakıcı tükenmişliği ve depresyon gibi rahatsızlıkların ortaya çıktığını söyledi.
SAĞLIK
20 Eylül 2014 - 08:21
Güncelleme: 29 Mayıs 2022 - 23:35