Başkan Bulut: Su kaynakları için Türkiye kendi menfaati için ne yapmalıdır?
Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Mustafa Niyazi Bulut, su kaynaklarının yetersizliğine dikkat çekerek, "Artık dünyada savaşların su paylaşımından çıkacağından sıklıkla bahsedilmektedir." dedi.
Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Mustafa Niyazi Bulut, yaptığı basın açıklamasında; "İçinde bulunduğumuz yüzyılda dünya nüfusundaki yoğun artış ve su kullanımı çeşitliliğindeki artışa karşın su kaynaklarının yetersizliği suyu oldukça stratejik bir kaynak haline getirmektedir.
Dünyadaki su varlığının sadece yüzde 3’ünün tatlı su olduğu, su kaynaklarının coğrafi olarak yeryüzünde oldukça eşitsiz dağıldığı ve milyonlarca insanın sağlıklı içilebilir suya ulaşamadığı göz önünde bulundurulduğunda böylesine yaşamsal bir kaynak için çatışmaların kaçınılmaz olacağı açıktır.
Özellikle Türkiye’nin de içinde var olduğu Ortadoğu coğrafyasının su kaynakları açısından yetersiz olması ve bu su kaynaklarının önemli bir bölümünün komşu ülkeler arasında birlikte kullanılan sınır aşan sular niteliğinde bulunması nedeniyle gerginlikler ve çatışmalar yaşanmakta ve gelecekte de bu çatışmaların boyutlarının artabileceği şimdiden görülmektedir.
Özellikle Türkiye, Irak, ve Suriye arasında Fırat, Dicle Nehirleri üzerinden, Suriye, İsrail arasındaki su kaynaklarını barındıran Golan Tepeleri ve yine Türkiye, İran arasında Zap Suyu üzerinden yaşanan gerginlikler ve çatışmaların önümüzdeki süreçte daha da büyüyeceği açıktır.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre 2030 yılında bölgenin hızlı nüfus artışı, su ve besin ihtiyacının iki katına çıkacağını göstermektedir.
Bu durum, Ortadoğu için Türkiye’nin suyunu petrol kadar değerli hale getirmektedir.
Türkiye Kendi Menfaati İçin Ne Yapmalıdır ?
Özellikle Türkiye’nin de içinde var olduğu Ortadoğu coğrafyasının su kaynakları açısından yetersiz olması ve bu su kaynaklarının önemli bir bölümünün komşu ülkeler arasında birlikte kullanılan sınır aşan sular niteliğinde bulunması nedeniyle gerginlikler ve çatışmalar yaşanmakta ve gelecekte de bu çatışmaların boyutlarının artabileceği şimdiden görülmektedir.
Sonuç olarak Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF tarafından yayınlanan rapora göre dünyada şu anda 2.1 milyar insanın temiz bir şekilde sağlanan suya erişimi yok, 844 milyon insana temel içme suyu hizmeti sağlanamıyor, 263 milyon kişi evlerinin yarım saat uzağından su taşıyor, 159 milyon kişi hala yüzey su kaynaklarından arıtılmamış suyu içiyor.
Bu dramatik tabloyu ortadan kaldırmak bütün insanlığın ortak sorumluluğudur.
Öncelikle suyun bütün canlılar için yaşamsal bir kaynak olduğu ve bu anlamda suya erişimin temel bir insan hakkı olduğu değerlendirildiğinde bu sorunun çözümünün ne kadar aciliyet gerektirdiği açıktır.
Önümüzdeki süreçte böylesine yaşamsal bir kaynak üzerinden yeni çatışmaların ve savaşların yaşanmaması için yeryüzündeki su kaynaklarının adil bir şekilde dağıtımı ve kullanımı konusunda bütün ülkelerin ortak sorumluluk içerisinde davranması kaçınılmazdır.
Bütün insanların sağlıklı suya ulaşabileceği ve bu yaşamsal kaynağın ülkeler arasında adil olarak paylaşılabildiği bir yeryüzü dileğiyle Dünya Su Günü'nü kutluyor, suyu insanların ve tabiatın kullanımına kazandıran suyun emekçilerine şükranlarımızı sunuyoruz.
Bilindiği gibi su insan yaşamının vazgeçilmez kaynağıdır. Bugüne kadar suyun yerine konacak başka bir kaynak bulunamadığı gibi, yakın gelecekte de bunun mümkün olmadığı görülmektedir.
Suyun büyük bölümü kutuplarda ve yeraltında bulunması nedeniyle içilebilir kaynaklar çok azdır. Bu çok az olan içilebilir suyun bölüşümünde de eşitsizlikler, adaletsizlikler hakimdir. İstatistiklere göre dünya nüfusunun %12’si suyun %85’ini tüketmektedir. Bu eşitsizlik dünya ekonomik kaynaklarının paylaşımındaki eşitsizliklere paralellik göstermektedir. Bu nedenle milyonlarca insan su kaynaklarından yararlanamamakta ve susuzluktan ölmektedir. Artık dünyada savaşların su paylaşımından çıkacağından sıklıkla bahsedilmektedir.
Uzmanlara göre 1.700 m3/yıl suyun yetersiz sayıldığı dünyada kişi başına 7.600 m3 olan su tüketimi, ne yazık ki ülkemizde 1.400 m3/yıl dolayındadır. Su kaynaklarımız yeterli miktara yakın görünse de sorun yaşanabilmektedir.
Diğer taraftan doğal afetler, küresel ısına, çevre sorunları su kaynaklarını kirletmekte, azaltmakta ve azalan kaynakların paylaşımında büyük sorunlar yaşanmaktadır. Buna bir de uygulanan yanlış su politikalarını eklersek gelecekte su sorununu daha derinden yaşayacağımız açıktır.
Suyun bilinçsiz kullanımı, doğanın ve çevrenin tahrip edilmesi, kirletilmesi, kamusal paylaşım ve denetimden uzaklaşılması, suyla ilgili kurumlarda koordinesizlik ve plansızlık sorunu daha katmerli hale getirmektedir.
Kentlerimiz de milyonlarca kişiye çağdaş yaşama uygun yeterli, temiz ve karşılıksız su sağlanamıyor. Kimyasal maddeler, ağır metaller, gübre ve ilaç atıklarının birçok mikrobiyolojik bakterilerin bulunduğu büyük şehirlerin suları şehir şebekelerine verilmektedir. Oldukça pahalı olmasına karşın ne yazık ki suları içemiyor, daha fazla para ödeyerek içme suyunu piyasadan tercih ediyoruz. Büyük bir rant kapısı olan piyasada satılan suların ise yeterince kontrolleri yapılamadığı gibi ne kadar temiz ve sağlıklı oldukları da tartışma konusudur.
Yer altı sularımız; bilinçsiz, plansız, programsız kullanılması ve de yanlış sulama nedeniyle azalmaktadır. Ayrıca geçmişte DSİ’nin sorumluluğunda yapılan tarımsal sulamanın bugün akıbeti tartışmalıdır. Sulama birliklerine devredilen bu hizmet birçok çevrenin iştahını kabartmaktadır. Sulama işleri özelleştirme yoluyla sermaye çevrelerinin kâr alanına devredilmek üzeredir.
Ülkemiz de su konusunda daha büyük sorunlar yaşanmaya başlanacağı endişesini taşımaktayız. Sorunların tanımları yada yaşanma biçimleri farklı şekillerde ifade edilebilir. Kesin olan suyun parayla satılması sorunun başladığının göstergesidir. Ancak bilinmelidir ki su kullanımı insanların en doğal hakkıdır. İnsanların suya erişimleri için; kolay, ucuz, temiz, kamu yararı öncelikli kamu hizmeti sürdürülmelidir. Sendika olarak bu hassasiyetimizi sonuna kadar sürdürerek, gelişen her olayı kamu yararı doğrultusunda izleyerek, yanlış ve haksız uygulamaların takipçisi olarak, yetkilileri uyarmaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz."