Samsun'da eğitim sendikalarına bağlı öğretmenler, bir öğrenci tarafından öldürülen İbrahim Okutgan için iş bıraktı. ‘Öğretmenlere yönelik şiddet ve itibarsızlaştırma politikaları’nı protesto eden meslek örgütleri, Samsun Öğretmenevi önünden, Samsun Valiliği'ne yürüyüş gerçekleştirdi.
Eğitim Bir Sen Samsun 1 nolu Şubesi üyeleri de sendika binası önünde menfur olayı protesto etti.
Şiddete karşı yasal düzenleme isteyen eğitimciler, Eğitim Bir Sen Samsun 1 nolu şube başkanlığı önünde eğitimde şiddete hayır konulu bir basın açıklaması yaptı.
Eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddet olaylarını protesto etmek; şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak ve mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması talebiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız diyen Eğitim Bir Sen Samsun 1 nolu Şube Başkanı Hamdi Yıldız, "Son olarak İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz.
Yıllardır, kanayan bir yara hâline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz.Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşurduk.
Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır.
Şiddetin her türlüsüne ve kime yapılırsa yapılsın karşı olduğumuzu ve mağdurun yanında saf tutarak destek olduğumuzu her platformda ifade ediyoruz. Ancak ne hazindir ki bu ülkede bir futbol hakeminin uğradığı şiddet oluşturduğu gündem kadar geleceğimizi imar edecek nesilleri yetiştiren kutsal mesleği icra eden öğretmene, eğitim çalışanına yapılan şiddet gündem oluşturmuyor bu içimizi acıtıyor. Genel Başkanımız Ali Yalçın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in daveti üzerine bakanlıkta bir görüşme gerçekleştirmiş, görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yapılmıştır. Sayın bakanın davetini ve eğitimcilere şiddeti önlemek üzere yapılacağı ifade edilen çalışmaları önemli ve kıymetli görüyoruz.
Bakanlıkta gerçekleştirilen ortak basın açıklamasının ardından TBMM önünde genel başkanımızın yaptığı geniş katılımlı eylem eğitimcilere şiddeti önlemeye dönük kararlılığımızın ve şiddet olaylarının oluşturduğu büyük üzüntünün bir tezahürüdür.
Dün Ankara’da TBMM önünde yaptığımız çağrıyı bugün burada bizlerde yapıyoruz: Artık ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için gereken adımların ivedilikle atılmalıdır. Eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır
Öğretmen, memur hizmetli, şef şube müdürü demeden tüm eğitim çalışanlarına kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa daha lanetliyoruz.
Bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert şekilde ortaya koyduk. Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı.O gün gereği yapılsaydı belki bugün daha farklı konuşmak mümkün olacaktı.
Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının sağlanması için bugün (10 Mayıs) iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak, 1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyamızı da başlatmış bulunuyoruz.
Eğitimciler birliği sendikası olarak bugün iş bırakma eylem kararımızı uyguluyoruz bizler öğretmeniz okullarımızdaki öğrencilerimiz bizler için evlatlarımızdan ayırmadığımız yetiştirdiğimiz nesiller onlar için her türlü fedakarlığı yapıyoruz yaparızda ancak yetkililere sesleniyoruz bizi bizleri iş bırakma eylemine zorlamayın. Bizlerin bu hassasiyetini suistimal etmeyin ve bir an önce Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemeleri meclise getirerek yasalaşmasını sağlayın istiyoruz.
Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş; eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır.
Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir.
Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz.
Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir." diyerek sözlerine son verdi.
Eğitim Bir Sen Samsun 1 nolu Şubesi üyeleri de sendika binası önünde menfur olayı protesto etti.
Şiddete karşı yasal düzenleme isteyen eğitimciler, Eğitim Bir Sen Samsun 1 nolu şube başkanlığı önünde eğitimde şiddete hayır konulu bir basın açıklaması yaptı.
Eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddet olaylarını protesto etmek; şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak ve mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması talebiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız diyen Eğitim Bir Sen Samsun 1 nolu Şube Başkanı Hamdi Yıldız, "Son olarak İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz.
Yıllardır, kanayan bir yara hâline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz.Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşurduk.
Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır.
Şiddetin her türlüsüne ve kime yapılırsa yapılsın karşı olduğumuzu ve mağdurun yanında saf tutarak destek olduğumuzu her platformda ifade ediyoruz. Ancak ne hazindir ki bu ülkede bir futbol hakeminin uğradığı şiddet oluşturduğu gündem kadar geleceğimizi imar edecek nesilleri yetiştiren kutsal mesleği icra eden öğretmene, eğitim çalışanına yapılan şiddet gündem oluşturmuyor bu içimizi acıtıyor. Genel Başkanımız Ali Yalçın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in daveti üzerine bakanlıkta bir görüşme gerçekleştirmiş, görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yapılmıştır. Sayın bakanın davetini ve eğitimcilere şiddeti önlemek üzere yapılacağı ifade edilen çalışmaları önemli ve kıymetli görüyoruz.
Bakanlıkta gerçekleştirilen ortak basın açıklamasının ardından TBMM önünde genel başkanımızın yaptığı geniş katılımlı eylem eğitimcilere şiddeti önlemeye dönük kararlılığımızın ve şiddet olaylarının oluşturduğu büyük üzüntünün bir tezahürüdür.
Dün Ankara’da TBMM önünde yaptığımız çağrıyı bugün burada bizlerde yapıyoruz: Artık ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için gereken adımların ivedilikle atılmalıdır. Eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır
Öğretmen, memur hizmetli, şef şube müdürü demeden tüm eğitim çalışanlarına kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa daha lanetliyoruz.
Bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert şekilde ortaya koyduk. Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı.O gün gereği yapılsaydı belki bugün daha farklı konuşmak mümkün olacaktı.
Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının sağlanması için bugün (10 Mayıs) iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak, 1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyamızı da başlatmış bulunuyoruz.
Eğitimciler birliği sendikası olarak bugün iş bırakma eylem kararımızı uyguluyoruz bizler öğretmeniz okullarımızdaki öğrencilerimiz bizler için evlatlarımızdan ayırmadığımız yetiştirdiğimiz nesiller onlar için her türlü fedakarlığı yapıyoruz yaparızda ancak yetkililere sesleniyoruz bizi bizleri iş bırakma eylemine zorlamayın. Bizlerin bu hassasiyetini suistimal etmeyin ve bir an önce Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemeleri meclise getirerek yasalaşmasını sağlayın istiyoruz.
Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş; eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır.
Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir.
Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz.
Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir." diyerek sözlerine son verdi.