Fenerbahçeye üzülmek aklımın ucundan geçmezdi.
Timsah göz yaşları da değildi benimkisi.
Bu milleti büyük yaban zayıf gördüğüne destek olma refleksiydi.
Başka bir camianın mutsuzluğundan mutlu olmak insancıl değildi.
Acımasızca düşene bir vole de ben vurdum gol oldu diye sevinmek bu millete ters düşen tutum olmalı değil mi?
Üzüntümün kaynağı da bu değerler erozyonunun korkunç boyutlara ulaşması.
Anasınıfındaki çocuğa kadar sirayet eden kıskançlık ve şiddete eğilimin kaynağı yine yetişkinler.
Biz ne ara bu kadar değerlerden yıkıcı bir şekilde uzaklaştık?
Bir milleti büyük yapan değerler çok basit işlerde gösterdiği reflekslerle belli olur.
Biz futbolla yatıp kalkıyorsak burada hayat adına, karakterimiz adına önemli ipuçlarını paylaşıyoruz dünyayla.
Yine arama motorları telefonlara indirdiğimiz uygulamalar toplumsal değişim adına çok önemli zaaflarımızı ele vermekte.
Japonya’da kişi başı yıllık 12 kitap düşerken bizde 8 kişiye 12 sayfa düşmekte. Bu bile seviyemizi n en önemli göstergesi. Oysa ilk emri oku olan bir dinin mensuplarıyız.
Bu durumda oku emri karşısında Japonya bize göre daha Müslüman ve bunun semeresi daha müreffeh toplum olmaları.
İnsanın asıl kişiliği zor günde belli olur. İyi günde böyleysek zor günde nasıl oluruz derinden endişelenmemiz gereken bir durum.
Küpten iyi şeyler sızmıyor. Rol model olacak şahsiyetlerin şahsiyetsiz tutumları çocukları daha değersiz yapacak zararlı tutumlara cesaretlendirmekte.
Buda daha güvenilmez insan kaynağının kitleselleşmesi adına geleceğimizi tehdit eder duruma gelmesi demektir.
Çocuk şubelerde biriken istatistikler bu vahameti gözler önüne sermekte. Çocuk suçlarının %65 kendi isteğiyle gerçekleşmiş. Aynı çocuklar %45 oranında ikinci kez denemekte.
Bu da demektir ki suç ve suçlularla mücadeleye devletin bütçesinin %50 oranında akması ekonomik anlamda da endişe verici bir durumdur.
Değerler erozyonu toprak erozyonundan da tehlikeli bir durum olarak önümüzde dev bir sorun olarak düşmeden tedbir almak için var insan zekası.
Bu bir spor yazısı değil değerler erozyonuyla mücadele adına farkındalık oluşturma yazısıdır.
Mesele fenerbahçe meselesi değil ; mesele aydın olma bilincinin öngördüğü sorunlar karşısında sorumluluk alma refleksidir.