Çatışma durumunda verilen tepkiler demokrasiyi sindirmiş toplumlarda uzlaşma, işbirliği, uyum şeklinde gerçekleşmesi beklenirken,
demokrasiyi sindirememiş toplumlardaki gibi güç kullanma, ayrımcılık nefret söylemi ve düşmanca tutumlara neden olması çok ilginç.
Hele şu kapıları açtıktan sonraki AB sınırlarındaki manzaralar AB değerlerinin kumdan kaleler olduğunu başta kendi halkına göstermiş oldu.
Oysa göç için cazip ülkelerin batıda olması sömürdükleri göçmenlerin ülkelerinde gerçek özgürlükçü demokrasiyi değil de baskıcı iktidarları destekleyen yine aynı batılılar.
Bu durumda “pis göçmen, ne işin var ülkemde” deme hakları yok.
Sömürülenin alevi yüzlerine vurdukça panikleyen batının güç kullanıp ya asimile ol ya terk et politikası demokrat, uzlaşımcı, tolerans değerlerle çelişmekte..
Asıl bu çelişkiyi batılıların çözmesi gerekiyor.. Bu durumda göçmenler değil batılılar sorun.
Bir başka açıdan da Almanya özelinde acaba 2. dünya savaşını kaybetmenin travmasını masumdan çıkarma refleksi kendi egolarını koruma yöntemi olarak seçmiş olabilir.
Kendi kişiliklerine göçmenlerin insanlığını feda etme bir anlamda “kişilik soykırımı”, asimilasyonu olduğundan daha fazla zülüm aracına dönüştürmektedir. Toplumsal barışı, uzlaşmayı, huzuru tehdit etmekte olduğu da bir gerçek.
Kısaca batının sömürgeleştirme bumerangı geri dönüp kendisinin alnına tokat gibi patlamaya başladı.
Sorun çok daha derin ve yıkıcı ivme kazanmasın diye Almanya aldığı tedbirler arasında Türklere baskıyı artırabilir, geri dönüş hızını artırabilir.
Asım KURUMAHMUT
Çözüm Akademi Okulları Müdürü